on 26 Ağustos 2012 Pazar
Anadolunun farklı coğrafyalarında (çeşme, alaçatı, marmaris, cunda) zor zamanlar geçirmiş birisi olarak çocukluğum karakter yaratarak, hayal kurarak geçti. BMW, Mercedes, Aston Martin dışında araba görmemiş kör cahilin tekiyim. Polo asasnsn t-shirt, Lacoste saat, New balance ayakkabı, colin's, superga giyen kıronunda ta kendisiyim. Ama özünde iyi biriyimdir. Saçlarımı jölelemem, spreylemem, çok fazla kaldırmam, garip gurup tıraş ettirmem...Kitapta okumam laflarımla yormam sizi çünkü çok nacizane bir kaç ufak tefek pılı pırtı karman çurman darman durman karışık kuruşuk şeylerde demem. Çünkü bilmem...
(koyu renk kısım hariç yukarıda okuduklarınızın konu ile uzaktan yakından alakası yoktur. Olaya o kısımdan devam etmekteyim.)

Bu dünyada çoğu kelimeyi yanlış söyleseniz bile bazen bu hatalarla olayı anlayabiliyorsunuz. Mesela küçüklükten beri düşündüğüm singerbob bunlardan sadece birisi. Adamlar uyumamış saniyesi 62 kağıda denk gelen çizgi filmler/diziler yapmışlar bizede izlemek düşer tabiki. Nickelodeon'a para vermeye kıyamadığım için hep biraz geriden gelerek izledim bu çizgi diziyi. Suyun altında plaja giden, burger yiyen bir topluma bağımlı oldum. Ama bizim mahallede küçük olduğum için bakkala, alışverişe yollandığım sıralar öğrendiğim kelimeler başıma dert olmuştu. Arkadaş çevrem azalmış, türkçem yozlaşmıştı. Normal hayatta kullanılan hiçbir temizlik malzemesinin ismini bilmem hepsine bir marka ismiyle hitap ederim. 

Yine bir gün Remzi Baba (clean şop sentır) sünger almak için gönderildim. Bildiğiniz bulaşık süngeri ama bundan isteyen 'üstü yeşil sağlamından ama en ucuzundan' diyen nefire teyze lugatımı tabiri caizse 'skmişti.'
Ulan onun yüzünden süngere singer demeye başladım. İngilizce ve fransızca görmemden sonrada singer'ın aslında şarkıcı demek olduğunu öğrendim. İşte o gün aslında clean şoptan şarkıcı istediğimi ve bu yüzden 2 sünger 1 ajda pekkan plağıyla ve kol gibi bir defter borcuyla eve döndüğüme anlam verebildim. (İngilizce bilen asortik şop sentır remzi baba. helal!)

Zar zor cnbc-e ekranında yaşa başa bakmadan izlediğim süngerbob ise cabası. Bir türlü sünger bob kareşort diyemedim. Hep singerbob singerbob! Bu doğrultuda beynim yanlışa o kadar alışmış, aşina olmuştu ki kaçınılmaz son geliyordu. Evet... Singerbob olarak yerleşen kelime ileride arkadaş çevremde bana sorulan bir soruda yine süngerbob yerine singerbob dememe neden olacaktı. Ve evet yine rezil olacaktım. Günler ne çabuk geçiyor. Vay mk.

Sienbisi bir yana singerbob bir yana yalan yanlış söylediğim kelimelerle bu günlere geldik. Yıllarca ve hala falan derim mesela doğrusu filandır. Ondan sonra 11. Aklıma başka birşey gelmiyor bu konuyla ilgili ha geldi. Daha önce sözlük çalışmışlığım, yazım kılavuzu hatim etmişliğim vardır. Bu yüzden THürQhÇeMmm'de bu QaDaRrr iyidir. Elhamdülillah subhanekedinimiz Amin!

Siz siz olun süngere singer demeyin!

Araştırması gazeteci 
Ufuk You Tekere / Çomaksokan-İstanbul
Devamını göster. Hepsi bu kadar değildir heralde...
Küfür kimi zaman -yerinde kullanıldığında- çok anlamlı olabiliyorken kimi zamanda bayabi anlamsız olabiliyor. Mesela ergenlerin her cümlenin altına, başına, sonuna koyduğu her soruya cevap olarak verdiği 'anan' kelimesi gibi.
Bugün bir filmi açın alt yazılı izleyin, sonra birde türkçe dublaj izleyin. Türkçe dublajında her bi an lanet olsun, pislik herif olarak duyduğunuz şeyler aslında alt yazılı izlerken kimi zaman biplenmiyor. Ve gayet net şekilde anlaşılıyor. Fuck yeah!

Teve8(sekiz) ekranlarında (bi adet ekran var) farklı kanalda (tematik) zorro efsanesini tekrar yaşadım. Her sahnesini bildiğim halde heyecanlanmadım. (heyecanlandım diyeceğimi sandınız) Zorro oğluyla karşılaşınca ispanyolca konuşmaya başlıyor biz türkçe dinliyoruz alt yazıda ingilizce. Çocuk sabun yapıp amerikayı birbirine düşürecek kişiler hakkında Türkçe 'pislikler' diyor ve zorro 'hşşş hşşş orda dur bakalım.' diyor. Ama aslında o kadar basit değil. Alt yazıda net bir şekilde 'son of a bitch' görünüyor. Yani 'orospunun evladı'. Şimdi teve sekise soruyorum. Biz mal mıyız? 2-3 kelime ingilizce bilgimiz yok mu? Uzun süredir yazmadığım bu 'lanet olsun dostum' yere böyle dolu dolu bol küfürlü başlamakda hiç sarmadı mk.

Bayağıdır başım kalabalık, denizde alabalık, az önce akasya durağına baktımda tam kaçmalık. (Şair not found...)

Busa! Beng!

Diyeceğim o ki küfür ederken yerinde edin mk. (böyle işte) Küfürleri sansürleyin ya da sansürlemeyin. 'Lan' kelimesinin küfür olduğu rtük camiyasında bitch yani 'orospu' kelimesinin küfür olmadığını kabul ediyorsa ben birşey demiyorum. (saymaya üşendim lakin 1 şey söylemediğime eminimi yaklaşık olarak 1000-1500 karakter yazı yazmışımdır)

Bu arada birine plajı sorarken beach(sayil) yerine bitch(orospü) derseniz dayağa hazır olun.

saygılarımla
'dedektiF' Uck.
Devamını göster. Hepsi bu kadar değildir heralde...
on 13 Ağustos 2012 Pazartesi
Gün geçmiyor ki yeni bir ürün karşımıza çıkmasın ve yine gün geçmiyor ki saçma sapan bir 'marka' ile karşılaşmayalım. Anasını sattığımın dünyasında bir bahtsız biz miyiz? Bizim dilimizi mi mazlum gördüler mk. Adamlar ne kadar saçmalık varsa marka yapmış dünyaya satmış ve benimde anasını sattığım dünyasına katkım bulunsun bende yeni markalar yaratıp yoluma devam edicem. Çok fena fikirlerle doluyum.

Ne diyor at kafalı japon askeri diyorsanız hemen sadete geleyim. Benim bu amerikan emperyalizmine ve british english egemenliğine alerjim var. Örneğin; apple dünyada zilyon tane satıyor. Antin kuntin isimleri ayrı birer marka. ayTelefon(iphone), ayYastık(ipad), iGöbek(ipod) gibi isimler bile çok seviliyor ve marka olmuş. Benim güzelim Çiğ köfteci sait'im, abooov kebap'çım harap oluyor bu pazarda.

Bugün her 10 bilgisayardan 9'unun sahip olduğu işletim sistemi windows pencereler demek. Vay mk. Bill geyts'in canı sıkılmış isim koymuş. Çok bilmiş adamın şirketinin adı microsoft'ta ufak, miniminnacık, bayağı küçük, mikro yazılım anlamına geliyor. Bunlarla bitiyor sanıyorsan çok yanılıyorsun. Facebook, türkçeye direk çevirince her ne kadar yüz defteri demek olsada mantıklı bir çeviride resimli katalog anlamına geliyor. Anlayacağınız biz ne kadar modern isimler koymaya çalışırsak çalışalım yine pazar bu ingilizce bünyesinde, amerikan firmalarıyla dönüyor. Twitter bugün kuş cıvıltısı demek ama tivitır diye söyleyince havalı diye 140 karakterli (ki özgürlük ülkesi amerikada) sınırlı bir site olduğu halde milyonları barındırıyor günde 300 milyon yazı yazdırıyorsa benim vatandaşıma vay halimize.

Demek ki neymiş? saçma sapan bir isim koyacaksın bu pazara oturacaksın. Ve çakma olacaksın. Facebook'dan sonrası hayal dediler pazar bitti tek sosyal ağ o dediler. Bak ne oldu şimdi? Linkedin geldi, twitter geldi, google+ geldi geldide geldi mk.

Fransua < Et ürünleri için ideal bence. Bir dizide(çizgi dizi olabilir, normal dizi olabilir, yüksek ihtimalle son bölümünde balonla havalanılan bir pembe dizideki bahçıvandı) duymuştum. Gariptir et deyince aklıma fransua geliyor. Dizide kestiği kaçak etlerden dolayı olsa gerek. (evin hanımını, karısını, onlar yokken aşçının eşini ve bilhassa evin hanımının küçük hanımını götürüyordu. Ey mübarek sen dur durak bilmez misin?)
Bülend < Boya markası. Allah'a şükür türkçemiz çok geniş. Her türlü yapım ekini almaya ve oynatmaya müsait. (amin) Şimdi tam adını hatırlayamadım ama günde 2,5 kilo et yiyen bir ünlü vardı evden geç çıkan (boya badana işleri, tadilat) birisiydi. Onu görenin aklına geliyorsa duyanında gelebilir.
HeleVele < Müzik yapım şirketi. Piyasaya (yutup, izlesenbi, vitifoto vs.) nam salmış kulağa aşina şeyleri marka yapma fikri ilk benim aklıma geldi. Patent falan istemiyorum yeterki türk pazarı hızlı gelişip dünyaya açılsın.(amin.)
Mengüç < şakaşuka inc. ve co. yemek şirketi. Terık! Nassın oğlum? nidaları ile ün salmış (çok abarttım mk böyle değildi bu) pardon... Silme tuşum yok üstünü çiziyorum. Şarkısıyla herkesi büyülemiş(yemek yemem gerekiyor- yeemeek herkes yemek yemeli(içparantez: hipnoz etkisi)) 4 bir yana nam salmış birşeyken yemek firması olması işten bile.

Veee aklımıza gelebilecek herşeyden bir marka yaratabiliriz. Elin gavuru yapıyorsa bizde yaparız. Dünyaya nam salarız. Fendi gibi egeden, ramsey gibi karadenizden dağılırız tüm dünyaya. Çete olun anasını satim biribirinizi gördüğünüz yerde dövmeye, ezmeye, kırmaya çalışmayın. 3 günlük dünya. Bari zengin yaşayın.

Saygılarımla,
Pazarlama müdürü (ateş alevlioğlu-KARAKÖY)
Devamını göster. Hepsi bu kadar değildir heralde...
on 8 Ağustos 2012 Çarşamba
İnanmışların sabrettiği vakitte, ramazanda yaşadığımız zorlukların haddi hesabı yok mk. Ben ailemle birlikte aşağı kutupta yaşıyorum. Güneşi kendince almış olduğu bir karar doğrultusunda 6 ay gece 6 ay gündüz geri kalan 6 saat ise öğlen yaşanıyor burda. (365 gün 6 saat) Birbirinden farklı, heyecanlı dostlarımız var. Bunlar arasında en sevdiğim fokum nolioya. Geçen ay onu tedavi için ingiltereye yolladım. Mk hristiyan olmuş birazda ingilizce öğrenmiş. Bana sürekli 'fok you' diyor. Artık ne demekse heralde bana sevgisini anlatıyor anasını sattığımın foku.

Gel zaman git zaman sonunda ramazan geldi. En korktuğum şey burada. Türkiye'de yaşadığım zamanlar koymuyorduda şimdi tutuyorum bitmek bilmiyor mk. Burada tutmaya bir başlıyoruz 1 ay boyunca birşey yiyemiyoruz. Gol olmasa bile maçın devam etmesi, sayı olmasada hentbolun sürmesi gibi. Süreyi bitiyoruz yani. Yaşanacak yer değil  burası. Gecesi gece değil gündüzü gündüz değil. Güneş batar gibi görünüyor hep ama güneşi görmek için 6 ay bekliyorsun ondada 1 sn görünüyor koşarak uzaklaşıyor mk. Bu yüzden yanıma hep fokumu alıyorum gecenin zifirisinde bana biri karışırsa buna bir dur demek adına.

Neyse, ramazan diyorduk. Ramazan zor iş kutuplarda. Hem soğuk... Hamam böcekleri kafası olmadan 5-6 gün yaşıyorda susuz yaşanmıyor mk. Burada lağım kazacak yer olmadığı için tuvaletler çok pahalı. Yemin ediyorum acıkmamak için hem de tuvalete para vermemek için 21 gün önce yediklerimi çıkarmıyorum mk. Neyse ki az kaldı. Gizli gizli su içmelerim tarih olucak mk. Su kaçar diye banyo bile yapmıyorum. 21 gündür taşlardan (harbiden taşlardan mk burada güzel kız bulmak çok zor hepsi buz gibi davranıyor adama. Bu yüzden bulduğum ilk güzel kızı dondurup taşlaştırdım. Ramazan çıksın ısıtıp yicem mk!) ayrıyız gayrıyız mk. Sahurda menemen yapacaktım domates yetişmiyor buzda, benim foku 1 gece önceden dışarda bırakıyorum sabah 2-3 balık getiriyor. Getirmezse fanusa (mk bizim evlerin ismi çok zor söyleniyor o yüzden fanus diyorum) giremeyeceğini biliyor.

Bu fokum var diyordum ya he o işte tedaviye gönderdiğimde hristiyan olmuş ingilterede karşıma geçip balık yiyor benim taşı yalıyor falan orucumu sündürüyor. Elizabeth yok, yemek yok, su yok, buz var... Sıcağa denize kuma hasret kardeşinize bir yardım eli uzatın.

Bu yazıya attığınız her yorum buzulcan kardeşinize ve fok'a 1$ olarak dönecek. Çaresiz kardeşlerinize bir yardım eli uzatın tadında reklamları yakında tv'de görürsünüz mk. İnternet, televizyonda yok burda. Isınmak için denize atlıyorum anasını satim. Deniz dışardan daha sıcak. Ramazan bereketi var ama. Bütün yıl görmediğim kadar balığı bir arada görüyorum mk. Ramazan bitince kaçıyorlar. Bu arada fok karşımda yemeğini yiyor. Eminim ki benim orucun sp'ler (sevap points) artıyordur.

Bu foku kesip yiycem mk. #neyapsayeri sonuçta deli diyorum ama bir yere kadar mk.
Buraya kadar...
Devamını göster. Hepsi bu kadar değildir heralde...
on 6 Ağustos 2012 Pazartesi
Bugün kendi kendime kitap yazmaya çalıştım. 1. sınıfta gördüğüm dersler (çizgili kağıda düz çizgi çizmek, yan çizgi çizmek vb.) çok işime yaradı mk. Öncelikle büyük olanını başarmam gerekiyordu. O yüzden ilk olarak K harfini yazdım mk. Diğerleride sular seller gibi bildiğim türkiş (turkish) dilinin bana bahşettiği bir güven duygusuyla akıverdi. (sevinin abazalar akıverdi dedim.)

Her zaman olduğu gibi kendimi övücem. Normalde kendimi övmem kendimle ilgili övgüleri yayınlarım ama bu sıra elimde yeni övgü yok mk. Artistlik yapacak birşeyler bulamadım. yeni haberleri ve kitap yazma merakımı paylaşayım dedim anasını satim b*k ettik. Çok güzel türkçe var bende. Bu yüzden koymam yüklemi sona. Her zaman ki gibi silme tuşumun (delete, del) olmaşına bağlıyorum bunları. Mk. Aldım elime kağıdı kalemi başladım çizittirmeye... Kalem bir yana kağıt bir yana dağıldı gitti resmen ortalık. 20-30 dk uğraş verdikten sonra hayalimdeki süper kahramanın hikayesinin giriş kısmını ve karakterin nasıl oluşacağını anlatabildim. Senle paylaşıyorum sevgili okur. Sizinle derler ya sinir oluyorum (arada bende derim kabul.) Sanki blogu grup halinde okuyor adamlar. İşte o eşsiz kısım:

Lusi yataktan kalkmış çok sıkışmış tuvalete koşması gerekmişti. Ama anasını s**tiğimin tuvaleti her zaman ki gibi kardeşi frank tarafından işgal edilmiş. Etrafa bakında. -saksı da mı yok mk diye düşündü. Kız olmasının verdiği kasıntı ile babasının odasına koştu. Ebeveyn banyosuna girmesi ve ihtiyaç gidermesi farz olmuştu. babası oraya girdiğini görürse 'bacaklarını kırardı şerefsizim.' O yüzden oraya girmek için gizlenmesi ve sessiz olması lazımdı. Hep geçmiş zaman kipiyle konuştum bunun sebebi ise ortama bir buğ katıp hikayeyi eşsiz kılmak ama olmuyor mk ben Tolstoy değilim. Neyse, yatağın kenarına geldi babasını kontrol etti kapı az ilerdeydi. yavaşça oraya yöneldi bu arada babası akşamdan kalmaydı uyuyordu mk top patlasa uyanmazdı. Lusi çabuk adımlarla kapıya geldi ve kulbundan tuttu. hafifçe çevireyim dedi babası sanki hayatından kapıyı hiç kullanmamış gibiydi kapını kulbu yani anlayacağınız pas tutmuş. Lusi kapıyı zorluyor açamıyor. Bu sırada bir küt sesi geliyor. Lusi koşar adımlarla üst kata koştu ses oradan geldi sanırım diye düşündü. Çok zeki bir kızdı Lusi. Bir baktı ki katındaki tuvaletin kapısı kırılmış kardeşide yok. Ha s*ktir dedi. Ve hemen odasına koşup telefona sarıldı. Aradığı kişi Luis'di. Ona çok benzeyen ama hiçbir akrabalık bağı olmayan sınıf arkadaşıydı Luis  (erkek). Luis aylardır çok nadir görünüyordu yardım isticek kimse yok diye onu aradı yoksa onu takmayanı bir arayıp sormayanı luside takmazdı mk o kadar aciz değildi çünkü. Hemen gel buraya dedi luis ve lusiyi çağırdı. Koşarak gitti. -Aylardır senden saklıyorum bu proje üstünde çalışıyorum burada iki tür hap var bunlardan biri seni çok güçlü biri yapar her istediğini yaparsın pide kuyruğundan en öne geçebilirsin dedi luis ve hapları uzattı. Lusi mavi hapı seçti. Birde içinde bir kıpırdanma hissetti ve bir anda luisin dudaklarına yapıştı. Büyük ihtimalle yanlış hapı içmişti. Diğerini denedi ve bu sefer kollarında ve bacaklarından kıpırdanma başladı. Yok artık, kaslar falan yaKıoN HanNNy QHaARdeşiMhm nidaları duyuldu laboratuarda. Lusi hemen koşarak arabasına bindi. Murat'ı vardı. Bu araç ona dedesi nickılsdan hediyeydi. Lusi bu özel güçleri ile zamanı geri alabildiğini keşfetti. Hemen zamanı tuvaleti geldiği sıraya aldı. Ve kapıyı kırdı. içerde kardeşi vardı kardeşini boğazına yapışarak öldürdü klozette boğup camdan salladı. Ve sonra bu tuvalet kan oldu ben aşağı ineyim dedi ve aşağı indi babasının odasına girdi. Has*ktir lusi şizofrenmiş zamanı geri sarınca aslında herşeyi kendi yaptığını öğrendi. O küt sesi ise dün geceden açık kalan porn videodan geliyordu. Lusi kendinden utandı. Ve halı ıslanana kadar ağladı. Bir dakika bu gözyaşı değildi. Mk lusi o kadar zamandır tutuyor ki altına yapmıştı. Mutlu son mk. Amcası kanser oluyor ilik veriyor olmuyor. Verecek tek bir şey vardı. Lusi bunu başarabilecek miydi mk? to be continued.

işte böyle s*ktiri b*ktan bir hikaye yazdım. İçimdeki yazar (author) ortaya çıktı. Kitabımın adını merak edenler vardır diye düşünüyorum mk. Söyleyeyim tamam ağlamayın. Kitabın adı 'Lusi'den kalanlar; 1 ekmek ve birazda peynir' Bu kitap çok tutacak ve ilerde film olacak.

Derken bu kadar saçmalıkda yeter mk. Okudunuz mu bilmiyorum ama ben bile sıkıldım ve okumadım. Keşke delete tuşum olmasa silsem hepsini.
@mrfluu seni anlattım qHARDEŞşiT:GAhim! hanny
@omurtarik eminim sen okumuşsundur mk.
@cagri169 senden esinlendim hiç kusura bakma.

Orta doğu ve balkanların en saçma blögunda okuduğunuz yazılar tamamen hayal ürünüdür. Alıntı dediğin görem. (anladın sen onu)

Teşekkürler:
Lusi
Luis
Babaları (yattın bu bölüm bir bok yapmadın)
Kardeş (mk salağa)
Laboratuar (mekan)

Tüm hakkı(bulut) saklıdır. Kopiğrayt oh yeeah hanness.
Devamını göster. Hepsi bu kadar değildir heralde...
on 5 Ağustos 2012 Pazar
Sıkıntı adama herşeyi yaptırıyor. Herşeyi düşündürüyor. Geçmişi, geleceği...
Anasını satayım gözlerimi kapar kapamaz düşünceye boğuluyorum. Neyse bunlarla sıkmayayım sevgili okurlarımı... (bkz: 1 kez okunda, kendisi) bu ayın vermiş olduğu bir yorgunluk, halsizlik ve buna ek uzunca bir vakit... Beni saat 5lere kadar uyutmayıp sabah 11'de kaldırtan bu eşsiz ay.

Eveeet, saçmalıklar bu kadardı şimdi gerçekler.
@mrfluu anasını satayim eskiden dk başı yazar beni rahatsız ederdi. hadi blogu aç artık derdi. Ayaklarımı öperdi ama şimdi ölsede yazmıyor. Çok boşladı yok dedi pc bozuldu yok şöyle oldu yok zarttı yok çalışıyordum. Her cümlede yok kullanınca kendimi 40 yaşında hissetmedim değil. Evet katılıyorum.
@omurtarik bir zamanlar adamın hammaddesiydi. Ama şimdi adamın ta kendisi. Bayağıdır bildiğim tanıdığım birisi. Sanaliyete girme sebeplerimden sadece birisi (bkz 1 reason found, that's it) İyi çocuktur severim sayarım. Saygıda kusur etmez. İşlerine güçlerine bakar. Beni anlar dinler falan filan. Selamlar dostum.
@cagri169 bu sıra bu çocuk çok değişti ya. İnanamıyorum cidden. Bir insan bu kadar mı değişir. Eski çağrı gitti yeni çağrı geldi. Nedir bu çocuğu bu kadar değiştiren şey derseniz eskiden çekingendi. (çeki çen değil) şimdi ise gayet doğal. #adamolacakcocuk (barış mançoya sevgilerimizi iletiyorum.)

Ve drkimlan sayfasında bana artistlik yapan veletyus (bkz tam adı fringe veletyus montere annesini uzero)
Şair bilmem ne? Oğlum gelmişsin 16-17 yaşına anladım aklın ana rahminde kalmış ama yazık değil mi? Bu kadar milleti zor duruma sokuyorsun. Bana küfür edipde bu işten ucuz sıyrılan (yırtan kaba diye yazmadım) biri daha yok sanırım. Küfür aciz insanların işidir mk (mk çok asortik bir küfür olduğu için kullanıyorum acizlikten değil mk) Bırak bu işleri bırak.

Öğüt penceresi:
Eğer birini seviyorsanı gidin açılın ona. (sapık düşünmeyin)
Yalan söylemek yerine baştan beri dosdoğru olun. Ne siz kaybedin ne o kaybetsin. (maç skoru 1-1)
Tivitırda beni takip etmeyin ki kendimi birşey sanmayayım.
Blogumu okuyan 10'larca kişiye teşekkürü borç biliyorum. (kat 3 d: 2 muhasebe depart.)


Bilin.to: (bilinki)
ayakkabıma basan insanları sevmem
ben eski ben değilim
blog yazmıyorum karalıyorum
silme tuşum yok o yüzden böyle idare edin
aklıma geleni değil akıl ettiğimi yaparım (aklına gelenler başkalarından duymuştur mk)
düşünürüm ama çok kafa yormam
yeni çocuk egeyi beğendim dürüst doğru bir boy Allah yolunu açık etsin (e-5 pendik köprüsündeki çalışma nedeniyle arada çok tıkanıyor. alt geçidi büyütüyorlar. 1-2 haftaya rahatlar)
iftarlarda çok ekmek yemezler deyip masaya 2-3 ekmek koyanları sevmem ben yiyorum
çağrı iyi çocuktur
ömür adamdır
umut dönektir falan ama takip edin çocuk isyankar ve trabzonlee @mrfluu


not: Bu kadar fazla saçmalayabilen biri varsa gelsin yarışalım kendimden nefret ettim mk.
not: çok takipçi kaybettim nolur umutu takip edin onu takip edenler bir şekilde benide takip ediyor.
not: real market bu ara popüler olmuş tivitırda gördüm özentiliğin lüzumu yok :D
notun karesi: umut yüzünden bu blogu açtım

imza
asi stayla'nın kardeşi

Devamını göster. Hepsi bu kadar değildir heralde...